TRT'den çocuk kanalı

6 Ağustos 2008 Çarşamba

TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin, kuruluş çalışmalarını sürdürdükleri çocuk kanalının isminin, çocuklara yönelik açılacak yarışma sonucunda belirleneceğini bildirdi.
Kanalın Ekim ayı sonunda yayına girmesini hedeflediklerini ifade eden Şahin, ''Her türlü kanalımız var, ama bize özgü çocuk kanalımız yok. Dolayısıyla bunu en iyi TRT yapar diye düşündük'' dedi.
Şahin, bir grup gazeteciyle yaptığı sohbet toplantısında, kurumun çocuk kanalı projesi hakkında bilgi verdi.
Çocuk kanalına ilişkin çalışmaların devam ettiğini ve bu kanala büyük önem verdiklerini dile getiren Şahin, ''Kanal, en kötü ihtimalle 29 Ekime, Ekimin sonuna yetişsin istiyoruz. Klasik stüdyodan olabilir, sanal stüdyodan olmayabilecek. Ancak İstanbul'da şimdi arkadaşlar araştırıyorlar, bizim için sanal stüdyo oluşturabilecek bir mekan kiralayabilirsek gerekirse oradan başlayacak'' diye konuştu.
Çalışmalarla ilgili İstanbul Televizyonu'ndan bu alanda yetkin bir isim olan Can Soysal'ı görevlendirdiklerini bildiren Şahin, ekibin çok heyecanlı olduğunu ve proje için büyük bir şevkle çalıştıklarını söyledi. Şahin, kanalla ilgili şu bilgileri verdi:
''Ben buraya gelirken de en çok üzerinde durduğum işlerden biri çocuk kanalıydı. Çünkü şu an Türkiye'nin olmayan tek kanal çocuk kanalı. Her türlü kanalımız var, ama bize özgü çocuk kanalımız yok. Dolayısıyla bunu en iyi TRT yapar diye düşündük. O nedenle bunu uygulamaya koyuyoruz. Bu açığı bizim gidermemiz gerekiyordu. Çünkü sürekli yabancı yayınlara mahkum oluyoruz. Şimdi çocuk kanalı kurarak sürekli dışarıdan çocuk filmleri, dizi filmleri almak yerine, yavaş yavaş içeride teşvik ederek çocuklara yönelik filmleri nasıl yapabiliriz, bir taraftan da bunun üzerinde çalışıyoruz. Çünkü ilk etapta belki yüzde 50, yüzde 50 yabancı-yerli ürünler koymak istiyoruz ama uzun vadede yüzde 70, yüzde 30 Türkiye lehine çevirmek istiyoruz''
-TRT-4'TEN YAYIN
TRT Genel Müdürü Şahin, yeni kurulacak kanalın isminin de çocuklar tarafından belirleneceğini kaydetti.
''Çok kabaca belki akla (TRT Çocuk) geliyor ama yarışma yapmayı düşünüyoruz'' diyen Şahin, yarışmanın çocuklara yönelik olacağını söyledi. Şahin, ''Yani, çocuklar kendi televizyonlarının adını koyacak. Bunu gene belki çocuklardan oluşturduğumuz bir komite o ismin doğru, iyi bir isim olup olmadığını, en iyi ismi belirleyecek. Dolayısıyla kimin önerdiği isim birinci gelirse çocuk kanalını açtığımız gün onu misafir edeceğiz'' dedi.
TRT-4'ün şu anda eğitim amaçlı olarak kullanıldığını anımsatan Şahin, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in yaptıkları görüşmede, öğrencilerin derslerini internetten de izleyebileceğini, bakanlığın internet yayını gerçekleştirdiğini söylediğini belirtti. Böylece TRT-4'ün çocuk kanalı olması için elverişli bir durumun ortaya çıktığını anlatan İbrahim Şahin, şunları söyledi:
''Çocuk kanalıyla ilgili TRT'de bir kanalı boşa çıkardık. Açık öğretim yayınları var şu anda TRT-4'te. Açık öğretim yayınlarında da Anadolu Üniversitesi'ne teklif yaptık, bize geldiler. Para talep edeceğiz. Eğer para vermezlerse açıköğretim yayınlarını yaptırmayacağız. Para verirlerse TRT-3'te, Meclis'in açık olmadığı zamanlarda TRT-3'ten Anadolu Üniversitesi'nin yayınlarını yapacağız.
Kanal, sabah 07.00'den akşam 21.00'e kadar çocuk kanalı olarak hizmet verecek. Akşam 21.00'den sonraki alanda ne yaparız, ona da henüz arkadaşlarımızla karar vermedik, ama tartışıyoruz. Birincisi, akşam 21.00'de çocuklar yattıktan sonra 21.00'den gece 01.00'e kadar genç kuşağa yönelik bir hazırlık yapabiliriz. Yetişkinlere veya 14-25 yaş grubuna yönelik programlar olabilir ya da spor kanalı gibi kullanılabilir. Gece 21.00'den 01.00'e kadar örneğin, 01.00'den itibaren de belgesel koyabiliriz ya da saat 21.00'den 01.00'e kadar belgesel, 01.00'den sabah 07.00'ye kadar spor programları da konulabilir. Bununla ilgili de hangisi daha iyi örtüşüyor, arkadaşlarımız kararlaştıracak, kamuoyu araştırmaları yapacağız, en uygun neyse onu koymayı düşünüyoruz.''
-''DİGİTÜRK İLE GÖRÜŞÜYORUZ''
Şahin, TRT-4'ün şu anda Digitürk'te bulunmadığını hatırlatarak, bu konuda Digitürk ile de görüşme gerçekleştirdiğini kaydetti.
''Digitürk Genel Müdürü aradığında bu projemden bahsettim, sağ olsunlar para almadan çocuk kanalını yayına koyabileceklerini söylediler, bu da iyi bir gelişmeydi'' diyen Şahin, Digitürk'ün kanal başına 500 bin dolar yayın bedeli aldığını söyledi. Şahin, ''Bundan para almayabileceklerini bize söylediler. Ama para verilmesi gerekiyorsa onu da vereceğiz. Çünkü çocuk kanalımızla her alanda olmak istiyoruz'' diye konuştu.
Çocuk kanalında iç, ortak ve dış yapımlara yer vereceklerini ifade eden Şahin, dış yapımların Türkiye'deki şirketlerden de alınabileceğini belirtti. Şahin, ''Türkiye'de şimdi şirket kurup örneğin Walt Disney'e çocuk prodüksiyonu yapanlar var. Onlarla şimdi arkadaşlarımız temas kuruyor veya çocuk kanalı kurduğumuzu duyup bize geliyorlar. Biz de öyle bir uygulama yapacağız'' dedi.
TRT'nin özellikle stüdyo konusunda eksikliği bulunduğunu ifade eden Şahin, Ankara'da donanımlı, yeni bir stüdyo kurulması için çalışmalara başladıklarını kaydetti.

50 bin euro'luk oyuncak

Bazı çocuklar doğuştan şanslı oluyor! Bu sözün en iyi kanıtı ise Seda Sayan'ın oğlu Oğulcan oldu. Kadırgalı'nın "Hayatta yaptığım en güzel şey" dediği Oğulcan, geçtiğimiz günlerde 18 yaşına bastı. Takvim'in haberine göre, bu özel gününü annesi Seda Sayan ve babası Sinan Engin'le kutlayan Oğulcan'ı en çok mutlu eden şey ise annesinin kendisine aldığı doğumgünü hediyesiydi.

Oğulcan'ın bir dediğini iki etmeyen ünlü sanatçı, minik oğluna hediye olarak son model bir otomobil almayı seçti. Şimdi 50 bin euro değerindeki Jaguar'ıyla İstanbul caddelerini turlayan Oğulcan'ın keyfine diyecek yok.

Enerjinizi kullanmayı öğrenin

Kafadan geçen her düşüncenin Allah katında bir talep olduğuna inanıyorum iyi şey ister güzel şeyler düşünürseniz cevabı aynen öyle gelir ama hep korku ve kuşkuyla yaşarsanız aynen bunları da çağırırsınız.


Trafik kazasından korkan insanlar hep kazaya uğrarlar. Eğer siz korkuyla yola çıkar ve hep bunu beyninizde kurgulayıp etrafa negatif enerji yayarsanız mutlaka şoföre kaza yaptırırsınız ama arabayı siz kullanıyorsanız ve böyle korkularınız varsa eğer sakın araba kullanmayın… Çocuğuna aşırı korumalı ana ve babalarının çocuklarına hep bir şeyler olur yani biri bir taş atsa bile gelir sizin çocuğunuzun kafasını bulur o zaman siz şunu düşünürsünüz –onu kollayıp korumasam hep başına olumsuz şeyler geliyor – Neden acaba ? Bu tıpkı yumurtamı tavuktan çıkar yoksa tavuk mu’yu andırmıyor mu?
Öyle mutsuz bir toplum olduk ki birbirimize günaydın diyemiyoruz, bir araya geldiğimizde hep olumsuz olaylar konuşuyoruz, biri bize nasılsın dese iyiyim demeye korkar olduk, işler nasıl deseler, derhal şikayet etmeye ve her şeyin kötü ve daha da kötüye gittiğini söylüyoruz, hastalıklarımızdan ve ölümlerden bahsediyoruz yani dostlarla da sohbetin güzelliği , keyfi kalmadı.Hep para olmadığından yakınıyoruz sanki bunu soran bizden para isteyecekmiş gibi.Aynen devam edin, neyi YOK diyorsanız, onu YOK etmeye devam edin, sürekli şikayet edip etrafa olumsuz ve zavallı görünerek her şeyin bereketini kaçırın, ayrıcada bu kadar mızırdanma sonunda dostlarınızı da kaçırdığınızı fark edeceksiniz. Hep hastayım diyen insanlar mutlaka hasta olurlar beyin şartlanmaya görsün hangi hastalıktan korkup ,çağırıyorsanız size onu getirir.
Sürekli param yok deyen insanlar paralarının bereketini öyle kaçırırlar ki bir gün gelir birde bakarlar gerçekten paraları bitmiş ama bu bitiş ani çıkan hesapta olmayan mecburi harcamalarda olabilir, sağlığa harcanması gereken miktarlar da olabilir.Allah zaten verilen nimetlere şükretmesini bilmeyen kullarından bu nimetleri bir müddet sonra almaya başlar.Çevrenize bakın örneklerini çok göreceksiniz.Gelin bundan sonra Nasılsın diyenlere ÇOK İYİYİM ÇOK ŞÜKÜR demekle işe başlayın…….

Öyle bir toplum olduk ki karşımızdakini yargılamaktan sevmeye zaman bulamıyoruz. Oysa her yaşta sevgiye ihtiyacımız var. Sevgi sunulmazsa sevgi değildir. Neyi severseniz sevin ama içinizde yoğun sevgi duyguları olsun. Birisine sevginizi söylediğinizde hareketlerle bunu pekiştirdiğinizde ona öyle güzel bir enerji yollarsınız ki, onun mutluluğunun enerji şeklinde size geri dönüşünden aldığınız pozitifi başka hiçbir şeyde bulamazsınız. Yeni bebeği olmuş bir anne eğer sıkıntıları varsa veya olumsuz bir kişiliğe sahipse lütfen en olumlu olduğunda bebeğini kucağına alıp onu çıplak tenine deydirsin. Eğer bebeklerinizin huzurlu ve sağlıklı bir bebek olmasını istiyorsanız onu sakin kavgasız gürültüsüz ve pozitif bir ortamda büyütmeye çalışın, Kızgınken, sinirliyken kucağınıza almamaya çalışın ve ona sınırsız sevginizi gösterin.
Öpün koklayın ve bilin ki bu günler çok çabuk geçecek ve bilinki çok çabuk büyüyorlar. Bazı anne ve babalar çocuklarını çok sevdikleri halde bunu ifade edemez ve gösteremezler. Neden ? Ne zaman göstereceksiniz? Tanrı’nın verdiği bu armağana sevgiyi en güzel şekilde göstermemiz bir şükür ve teşekkür değil mi ?

Beyin öyle bir güçtür ki , insan beyin gücünü kullanarak isterse kendini felç de edebilir, öldürebilir de, kanserini de yenebilir. Yeter ki beynini şartlandırabilsin. Beynimizde yaklaşık 13 milyar civarında sinir hücresi vardır. Her bir hücre yaklaşık 7.3 kilo voltluk enerji açığa çıkarır. Pratikte mümkün değil ama teorikte beyindeki tüm sinir hücrelerinin aynı anda enerjilerini saldığını varsayalım, yaklaşık 350 milyon kilo voltluk bir enerji açığa çıkar ki bu da büyük bir metropolün tüm elektrik ihtiyacını karşılayacak güce sahiptir. Size tıp kitaplarına girmiş bir olayı anlatmak istiyorum, et taşımaya yarayan soğutuculu bir tren, temizlenmek için bir istasyonda duruyor. İşçiler vagonları temizlemeye başlıyorlar, işçinin biri bir vagonu temizlerken diğer işçi o vagonu boş sanıp kapısını dışardan kilitliyor. Biraz sonra tren hareket ediyor, ve bir durak sonra et almak üzere bir istasyonda duruyor. Kapalı kalan işçinin vagon kapısı açıldığında işçinin donarak öldüğü görülüyor. Fakat bir bakıyorlar ki, vagonun ısısı normal ısıda yani dondurucuya geçirilmemiş. Ama kapalı kalan işçi bunu bilmediği, donarak öleceğini sandığı için beyin aynen donmanın şartlarını hazırlayarak, donmanın tüm belirtilerek göstererek vücudunu buna uyduruyor. Yani beyninizi olumlu şeylere kanalize edin .Bazı insanlar vardır, hep konuşurken daha yaşasam 1-2 sene daha yaşarım diye konuşup sık sık bunu tekrar ederler ve kendilerine adeta bir ölüm zamanı belirlerler. Ben bu laftan çok korkarım ,eğer bunu inanarak söylerlerse beyinlerini öyle bir şartlarlar ki , öyle bir kurgularlar ki gerçekten dedikleri zamanda ölürler. Bu yüzden kaç yaşında olursanız olun hep bir hedefiniz ve hayalleriniz olsun ki uzun yaşayabilesiniz. İnsan hayal ettiği müddetçe yaşarmış. Ne doğru bir laf değil mi?

Dün bitti. Dünün tekrarı yok aynı rüyalar gibi.Yarın, hiç bilmiyoruz, iyi şeylerde olabilir kötü de .Ama şu anımı biliyorum,ayağım kırık bu yazıyı yazıyorum ama eşim yanımda çocuklarım sağ ve ben bu yüzden dünyanın en mutlu kadınıyım ve yarınımı da bilmediğim için bu anımı en iyi, en keyifli ve en pozitif şekilde değerlendiririm. Bilmediğim bir geleceği düşünerek de bu anımı zehir edemem. Siz de böyle yapın ve hayatınızı birbirine karıştırmamak kaydıyla 3’e bölün. Dün, bugün,yarın diye…


Biz ani stresleri çok severiz. Çünki ani streste vücutta Adrenokortikotrop hormon (ACTH) artar ve hafıza, algılama, enerji süper olur. Yani bu hormon strese karşı vücudun bir sigortasıdır. Ama siz bu stresi kısır döngüye çevirirseniz yani sürekli beyninizde kurarsanız, hep bunu düşünürseniz, gelen olumlu şeylerin hepsi geri gider. Yani unutkanlıklar, enerji kayıpları, isteksizlikler, migren, mide-bağırsak şikayetleri, uykusuzluklar, beyin tümörler, tansiyon iniş-çıkışları, vücudun muhtelif yerlerinde uyuşmalar, mutsuzluk, hatta depresyon ,kalple ilgili şikayetler ve kansere zemin hazırlamış olursunuz.

Bunları kendinize niye reva göreceksiniz ki ?
Akıllı, kontrollü ve olumlu olmak yeterli. Eğer büyük bir strese girdiyseniz kendinize hobiler bulun, yani kafanızı dağıtın başka işlere kanalize olun ki stres yaratan faktörün etkisi azalsın veya sevdiğiniz, sizi mutlu eden şeylerle uğraşın. Bunları da yapamıyorsanız dua edin, duaların insanlarda yarattıkları mistik etki onların pozitiflenmesini sağlar. Ben evde yemek yaparken bile hep dua ederim (yiyenler şifa bulsun, mutlu olsun, bereket artsın ) diye.

Cisco'nun kârı beklentileri aştı

Dünyanın sayılı internet ve ağ teknolojileri şirketlerinden Cisco Systems Inc, 26 Temmuz'da biten 4. çeyrekte 2 milyar dolar kar elde etti.
Şirket bir önceki yıl aynı dönemde 1,9 milyar dolar kar elde etmişti.
Cisco, 4. çeyrek gelirini beklentilerin üzerinde, yüzde 9,9 artırarak 10,4 milyar dolara çıkardı, böylece ilk kez geliri 10 milyar doları geçmiş oldu.
Cisco Systems Üst Yöneticisi (CEO) John Chambers ekonomi, borsa ve enerji maliyetleri konusunda karışık sinyaller aldığını, ancak sorunların daha çok kısa vadeli olacağını söyledi.
Müşteriler için güçlü harcama çevresinin ne zaman görüleceğini tahmin etmenin zor olduğunu ifade eden Chambers, bu nedenle uzun dönemde yüzde 12 ile yüzde 17 büyüme hedeflerine döndüklerini belirtti.
Chambers, şu anki ekonomik sorunların önümüzdeki birkaç çeyrek daha devam edeceğini tahmin ettiğini ifade etti.
Cisco'nun ekonomideki değişimlerden her zaman etkileneceğine dikkat çeken Chambers, ancak uzun dönemde Cisco'nun herşeye rağmen büyümeyi başaracağını kaydetti.

Kep törenleri yasaklandı

31 Mayıs 2008 Cumartesi



İngiltere’deki Ruskin Üniversitesi öğrencilerin mezuniyet törenlerinde havaya kep atmasını yasakladı. Geleneğin yasaklanma sebebi ise öğrencilerin yaralanma ihtimalini önlemek. Öğrenciler ise bir geleneği yıkan bu kuraldan şikayetçi. Üniversitede birkaç yıl önce yapılan törende bir öğrenci, başına kep düşmesi sonucu yaralanmıştı.

Gökten para yağarsa şaşırmayın!


Çılgın işadamı son kitabının tanıtımı için uçaktan 11 bin dolar saçacak!

Endonezyalı bir iş adamı, ikinci kitabının tanıtımı için pazar günü bir uçaktan halka yaklaşık 11 bin dolar tutarında para saçacak.

Organizatörler, ilk kitabı çok satan yazar Tung Desem Waringin, bu girişimi için başkent Cakarta polisinden izin alamamasına rağmen, planını hayata geçirme konusunda kararlı olduğunu kaydetti.

Farklı pazarlama yöntemleriyle tanınan Tung’ın bu planını başkentin dışında uygulamayı düşündüğünü belirten organizatörler, Tung’ın çok paraya mal olacak başarısız pazarlama yerine, halka doğrudan para vermeyi daha iyi bir yol olarak gördüğünü kaydetti.

Tung 2005’te, ilk kitabının tanıtımı için bir savaş kahramanı kılığında başkent caddelerinde at sürmüştü.

Sigarayı Bırak, Ev sahibi ol

31 Aralık 2007 Pazartesi

IQS Sigara Bıraktırma Merkezi Adana Bölge Müdürü Güner Serintürk, yaptığı açıklamada, sigarının sağlığa zararlarının yanı sıra maddi zararlarının da çok büyük olduğunu söyledi. Serintürk, yapılan araştırmalara göre Türkiye'de 17 milyondan fazla tiryakinin bulunduğunu ve tiryakilerin her gün bir paket sigara bitirdiği düşünüldüğünde her yıl 6.5 milyar doların duman olduğunu belirtti. Tüketilen çoğu sigaranın yabancı marka olmasından dolayı duman olan paranın büyük çoğunluğunun yurtdışına gittiğine dikkatçeken Serintük, "Sigaranın sebep olduğu hastalıklara harcanan paralar ve sigara nedeniyle oluşan yangınlar sonucu meydana gelen maddi kayıp yıllık 30 milyar doların üstündedir. Tüm yangınların yüzde 46'sı da sigara nedeniyle çıkmaktadır. Sadece sigara nedeniyle çıkan yangınlar sonucu yıllık kaybımız 25 milyar dolardır. Bu parayla yılda 5 binden fazla tam teşekküllü hastane, 10 binden fazla modern okul yapılabilmektedir" dedi.

Günde 1 paket sigara içen bir kişinin 20 yılda 1 ev parası veya bir araba parasını ya da bir çocuğunun üniversite sonuna kadar ki eğitim giderlerini havaya savurduğunu ifade eden Serintürk, "Günde ortalama sigaraya 5 YTL veren bir kişi ayda 150 YTL, yılda bin 800 YTL parayı sigara yoluyla duman etmektedir. Bir karı kocanın sigara içtiğini düşündüğümüzde ailenin milli serveti duman olup gidiyor. Oysa karı koca sigarayı bırakması halinde 10 yılda ev 10 yılda da araba alması mümkün. Bu sadece sigarayaverilen paranın biriktirilmesiyle yapılacak bir yatırım" diye konuştu.

Tiryakilerin sigarayı içmeye devam etmeleri durumunda hem sağlıklarından hem de paralarından olmaya devam edeceğini söyleyen Serintürk, şunları kaydetti:

"Gelin 2008 yılında sigarayı bırakın, Bu hem kesenize hem sağlığınıza faydalı olacaktır. Buz Türk Kalp Vakfı'nın da desteklediği IQS yöntemiyle Adana'da 500'den fazla kişinin sigarayı bırakmasını sağladık. Başarı oranının yüzde 90 olduğu bu yöntemde bırakamadığınız takdirde para iadesi yapılmaktadır."

1 Ocak Sabahı Karşılaşacağımız Yenilikler

Avrupa Birliği'ne (AB) uyum çerçevesinde 1 Ocak sabahı uyanır uyanmaz vatandaşın günlük hayatına girecek bir dizi yenilik kapıda bekliyor. Motorin piyasasının yüzde 83'ünü oluşturan "motorin 500" ve "motorin 2000" piyasadan çekilirken, toplu taşıma araçlarında her müzik yayını yasaklanıyor. Böylece, özellikle Müslüm Gürses, Orhan Gencebay ve Ferdi Tayfur gibi arabeskin önde gelen ve "baba" diye tabir edilen sanatçıları çalmakla özdeşleşen minibüs kültürü sona erecek.


Turizmde 10 puanlık KDV indirimi yürürlüğe girerken, AB çevre standardına uymayan yeni araç piyasaya sürülemeyecek. Televizyon reklam sürelerinin kısaltılması, taksi şoförlerinin insan hakları konusunda eğitilmesi gibi uygulamalar ise ileri tarihlere erteleniyor. 1 Ocak 2008 itibariyle bir çevre standardı olan "Euro-4" tip motoru olmayan araçlar trafiğe çıkamayacak. Uygulama 2009'da genişletilerek, daha önce tip onayı almış ve halen üretilmekte olan araçları kapsayacak. Euro-4'e geçiş yeni bir teknoloji gerektirdiğinden, araç başına 500 euro civarında ek bir maliyet yaratacak. Bu maliyet dolaylı olarak tüketiciye de yansıyacak.

1 Ocak'tan itibaren turizmde yüzde 18 olan KDV oranı yüzde 8'e çekilecek. Bu indirim kapsamına konaklama tesislerinin yanı sıra yemek hizmeti sunan mekânlar girecek. Yemek, içecek ve konaklama gibi tüm hizmetler için tek fiyatın belirlendiği "her şey dahil" ve "tam pansiyon" gibi sistemlerde alkollü içecekler de indirime konu olacak. Böylece, özellikle paket tatil fiyatları ucuzlayacak ve vatandaşlar daha uygun fiyata hizmet alabilecek.

Toplu taşıma araçlarında özellikle de arabesk tarzıyla özdeşleşen müzik yayınları da yasaklanıyor. Şoförler isterlerse kapalı devre yayınla, kulaklık takarak bireysel olarak müzik dinleyebilecek. AB uyum kapsamında çevre dostu akaryakıt kullanımı ve akaryakıt kalitesinin artırılması yönünde önemli bir uygulamay geçiliyor. Buna göre 1 Ocak'tan itibaren araçlarda motorin piyasasının yüzde 83'ünü oluşturan yüksek kükürtlü motorin kullanımı yasaklanıyor.

AB sürecinde yakıt kalitesinin yükseltilmesi hedefinin bir parçası olarak "motorin 500" ve "motorin 2000" dolaşımdan kalkıyor. Şu anda motorin kullananların yüzde 83'ü bu iki ürünü kullanıyor. Gürültü, görüntü ve egzos kirliliği yaratan kamyonlar eskisi kadar çevreyi kirletemeyecek. 1 Ocak'tan itibaren başlamak üzere 35 yaş üstündeki vasıtalar kademeli olarak trafikten men ediliyor. Uygulama ile 60 bine yakın otobüs, tanker ve çekicinin trafikten çekilme işleminin 2009'da tamamlanması planlanıyor.

Televizyonlardaki reklam süre ve periyotlarının AB'ye uyumlu hale getirilmesi uygulaması ise erteleniyor. Halen 1 saat içinde 21 dakikalık reklam yapılıyor. Bu sürede 7'şer dakikalık 3 periyottan oluşuyor. Ocak 2008'den itibaren geçerli olması planlanan yeni düzenlemeyle ise yüzde 20 kuralı getirilerek 1 saat içindeki toplam reklam süresinin 12 dakikaya indirilmesi öngörülüyordu. Yeni düzenleme için ek süre isteyen sektör temsilcileri, Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) ile uygulamanın ertelenmesi için görüşmelerde bulunuyor. Yeni uygulamanın 2009'dan itibaren kademeli olarak hayata geçirilmesi öngörülüyor. Reçetesiz ilaç ve siyasi propaganda reklamları üzerindeki yasağın kaldırılması da ileri bir tarihe kaldı.

2008'de hayata geçirilmesi planlanan uygulamayla çöpleri AB'ye uyumlu şekilde toplayıp arıtmayan belediyelere ceza kapıdaydı ancak bu konudaki uyumun büyük şehirlerde yüzde 50, küçük beldelerde ise ancak yüzde 10 civarında belediyenin hayata geçirebilmesi, uygulamanın ertelenmesini beraberinde getirdi. Birçok belediyenin mali kaynak sorunu yaşaması ve zaten borç içinde olması nedeniyle, cezai yaptırımın fiili olarak uygulanması mümkün görünmüyor.

Çipli pasaporta 6 ay erteleme Getirilen yeni düzenlemeyle 1 Ocak'tan itibaren direksiyon başına oturan herkesin taksi şoförlüğü yapamayacağı öngörülmüştü. Taksi şoförlerinin 13 günlük bir kursa katılarak insan hakları ve AB uyum sürecinin önemi gibi konularda eğitime tabi tutulması gerekiyordu. Ayrıca yük ve yolcu taşıyan her türlü sürücüye de mesleki yeterlilik belgesi zorunluluğu getirilmişti. Uygulama kapsamına okul ve personel servis araçları, yurtiçi ve uluslararası eşya ve kargo taşımacılığı yapanlar da alınmış, belgesi olmayanlar sadece yük değil, ticari amaçlı insan ve personel de taşıyamayacaktı. Düzenlemyee göre ürettiği bir malı müşterisine götürmek isteyen üreticinin bile bu malı taşımak için belge alması gerekiyordu. Ama kısa süre önce Danıştay'ın iptal kararı vermesi, Ulaştırma Bakanlığı'nın ise kararı temyize götürmesi nedeniyle 1 Ocak'ta hayata geçirilmesi gereken uygulama ileri bir tarihe ertelendi. 1 Ocak'ta uygulanması hedeflenen çipli pasaport uygulaması da 2008 ortasına ertelendi. Sahte pasaport yapımını engellemek ve güvenlik gibi nedenlerle AB sürecinde hayata geçirilmesi gereken uygulama ile AB ülkelerinde kullanılan güvenlik katmanları olan ve barkodlardan okunan pasaportlar kullanılması öngörülüyordu. Her pasaporta bir çip yerleştirilecek ve barkod sistemine uygun hale getirilecek. Böylece kişilerin pasaport bilgileri bilgisayar ortamından denetlenebilecekti. Yeni pasaport uygulaması hayata geçirilseydi vatandaşların kayıt ve kontrol için uzun zaman sırada beklemesine de gerek kalmayacaktı.

%10 UCUZLUK
Hükümet, 1 Ocak 2008 tarihinden itibaren bazı ürünlerde KDV oranlarını yüzde 18'den 8'e indirecek. Bu nedenle yeni yılda sade, meyveli ve kolalı gazozun fiyatı ile lokanta, kebapçı, ayakta yemek yenen veya pakette yemek satan yerler, yemek şirketleri, pastane, kıraathane, kafeterya, lokanta ve çay bahçelerinde verilen hizmetin 31 Aralık 2007 tarihine göre yüzde 10 daha ucuz olması gerekli. Buna göre yine otel, motel, pansiyon ve tatil köyü benzeri konaklama tesislerinde sunulan geceleme hizmetindeki KDV oranları da yüzde 18'den 8'e düşecek.

Bu noktada bilinçli bir tüketici olarak yapılması gereken 31 Aralık'ta marketten alınan kolanın ya da lokantada yenen yemeğin fiyatına dikkatli bakmak. Eğer, 1 Ocak günü aynı hizmeti yüzde 10 daha ucuza almıyorsanız bilin ki devletin 'almaktan vazgeçtiği yüzde 10'luk KDV', vergi düşüşünü fiyatına yansıtmayan bakkalın, marketin, lokantanın ya da otelin kasasına gidecek. Konuyla ilgili olarak görüştüğümüz Vergi Uzmanı Sezgin Özcan, tüketicinin uyanık olması gerektiğini ifade ederek, "Geçmiş yıllarda dondurmada benzer bir KDV indirimi gündeme geldi. Dondurmacılar indirimin başlamasından bir hafta önce yüzde 10 zam yaptılar ve fiyat aynı kaldı. Burada da şirketler benzer bir şey yapabilirler" uyarısında bulundu.

Özcan, KDV oranı inen meyveli, sade gazoz ve kolalı içecekleri da takip etmenin zor olacağını belirterek sözlerine şöyle devam etti: "Çünkü ortada tek bir fiyat yok. Bugün bir markette satılan kola ile başka bir markette satılan kolanın fiyatı aynı olmayabiliyor. Mesela, marketler kendileri özel indirimler yapıyor. Ama tüketici düzenli olarak gittiği markette bugün fiyata bakıp 1 Ocak günü düşüp düşmediğini kontrol edebilir. Düşmüyorsa aradaki yüzde 10'luk fark birilerinin cebine gidiyor diye düşünmek yanlış olmaz."

Çay bahçesinde içtiğiniz çay da lokantada yediğiniz yemek de 1 Ocak'ta ucuzlamalı!
30 Mayıs 2007'de Resmi Gazete'de yayımlanan Bakanlar Kurulu kararı ile 1 Ocak 2008'den itibaren KDV'si yüzde 18'den 8'e inecek ürünler şunlar:

* Sade, kolalı ve meyveli gazozlar.

* Kır kahvesi, çay bahçesi, kafeterya, pastane, ayakta yemek yenen yerler, yemeği pakette satan veya diğer şekillerde yemek sunan yerler, lokanta, kebapçı ve benzeri yerlerde verilen hizmetler.

* Otel, motel, pansiyon, tatil köyü ve benzeri konaklama tesislerinde sunulan geceleme hizmeti.

KDV oranının yüzde 18'den 8'e inmesi turizm sektörünün yıllardır beklediği bir düşüş. Sektör, 2007 mayısında KDV oranlarının 2008 başından itibaren düşeceğinin Resmi Gazete'de yayımlanmasının ardından bu indirimi fiyatlarına yansıtmayacağını resmen açıkladı. Turizmciler, "Kârlılık çok düşmüştü, bu indirim ile nefes alacağız, kaliteyi yükselteceğiz" diyerek kendisini savunuyor. Ancak uzmanlara göre yüzde 10'luk KDV düşüşünün 'kalitede nasıl bir artış' sağladığını tespit etmek çok zor.

(SABAH & REFERANS)

Turkcell, bayram öncesi zam yaptı

19 Aralık 2007 Çarşamba

Turkcell, bugünden geçerli olmak üzere konuşma ücretlerine zam yaparken, diğer GSM operatörlerine yapılan görüşmelerin fiyatını düşürdü.


Firmadan yapılan yazılı açıklamada, kısa mesaj ve kısa mesaja bağlı servisler, bireysel ve kurumsal faturalı ses ve ön ödemeli kontör kart ücretlerinde fiyat ayarlaması gerçekleştirildiği belirtildi.

Ön ödemeli hatlarda, 100 kontörlük kart 16,0 YTL, 250'lik kart 36,5 YTL, 500'lük kart 68 YTL, 1000'lik kart ise 126 YTL oldu. Turkcell daha önce 100’lük kartı 14.5 YTL, 250’lik kartı 33.5 YTL, 500’lük kartı 62 YTL ve 1000’lik kartı da 115 YTL’den satıyordu.

Öte yandan diğer GSM operatörlerine yapılan çağrıların dakika ücreti ise 7 kontörden 4,99 kontöre indirildi.

Turkcell'den yapılan açıklamada, şunlar kaydedildi:

"Kurumsal abonelere sunulan indirimli seçenekler, uluslararası Grup 1 ülkeleri PSTN numaralarına yapılan çağrılar dışındaki uluslararası aramalar, yurt dışında iken yapılan ve alınan çağrı ücretleri, cepten internet ve bilgisayardan internet ücretleri ise değişmedi.

Faturalı hatta sahip aboneler, 'Bizbize Hepimiz' tarifesi ile dakikası en fazla 15 Ykr'ye konuşmaya devam ediyor. Ön ödemeli hatta sahip aboneler 'Bizbize Canımın 3'ü' tarifesi ile 25 kontör karşılığında 3 Turkcell numarası ile 60 dakika, 'Bizbize Hepimiz' tarifesi ile de 50 kontör karşılığında tüm Turkcell numaraları ile 60 dakika konuşma hakkı kazanıyor. Ayrıca 'Dakikabizden' ve 'Konbara' programları ile fatura tutarına ve yüklenen kontöre göre bedava dakika/kontör uygulaması devam ediyor.”


Diğer gsm operatörleri rekabet amacıyla sürekli fiyatlarını aşağı çekerken, Turkcell'in zaten diğer operatörlere göre yüksek olan konuşma fiyatlarına bir de zam yapması, ileri ki zamanda abone kaybına yol açacak mı, göreceğiz ...

(HÜRRİYET)

National Geographin'in en ilginç fotoğrafları

National Geographic Dergisi, 2007'de yayınlanan ve en çok ilgi gören 10 resmi seçti. Tuhaf baykuş, ilginç köpekbalığı ve dev mürekkep balığı 2007 yılının en çok bakılan resimleri arasında..

Seçilen resimlerdeki canlılar aynı zamanda kendi türünün tek örneği.









Cinayeti photoshop çözdü

16 Aralık 2007 Pazar


Konya'da kalbinden bıçaklanan, cesedi çöplüğe atılan Nazlı Karakuş'u (38) öldüren Yüksel Yalvaç (32) ve arkadaşı Nuri Yaşar Mutlu (25), polislerin morgda çektikleri ve üzerinde değişiklikler yaparak "vesikalık" haline getirdikleri fotoğraf sayesinde yakalandı.


Karatay ilçesinde, önceki sabah çöp taşıyan kamyondaki bir işçi tarafından yol kenarında bulunan, kalbine saplanan tek bıçak darbesiyle öldürülen kadının üzerinden kimlik çıkmadı. Ceset otopsi yapılmak üzere morga kaldırıldı.

Yüzüne renk verdiler

Cesedin bulunmasının üzerinden bir gün geçmesine rağmen "kayıp kadın" başvurusu olmayınca, kimliği saptamak için morgdaki cesedin yüzü yıkanıp saçları taranarak yüzünün fotoğrafı çekildi. Fotoğrafı bilgisayara aktaran görevliler, fotoğraf düzenlemede kullanılan "photoshop" programıyla yüzüne renk tonu verip gözlerini açtı ve "vesikalık fotoğraf" elde etti.
Fotoğraf çoğaltılarak 24 ekibe dağıtıldı. Özellikle eğlence merkezlerinde fotoğrafları göstererek cesedin kimliğini saptamaya çalışan ekipler, Selçuklu ilçesi otogar yakınlarındaki birahanelerde fotoğrafı tanıyan bir kişiye ulaştı. Öldürülen kadının "Seda" takma adıyla Maydonoz Birahanesi'nde çalışan Nazlı Karakuş olduğunu belirleyen polis ekipleri, kaldığı evi de tespit etti. Karakuş'un üzerinden çıkan anahtarlarla eve giren polis ekipleri, sık sık mavi bir otomobil ile eve gelen Nuri Yaşar Mutlu'ya (25) ulaşarak gözaltına aldı.

Sorguya alınan Mutlu, cinayeti Yüksel Yalvaç ile bereber işlediklerini, yanlarında Çiğdem Ortak'ın da bulunduğunu anlattı. Yalvaç ile Ortak da gözaltına alındı. Otogar çevresindeki birahanelerde çalışan ve öldürülen arkadaşı ile birlikte âleme giden Ortak'ın evli, 2 çocuk annesi ve 8 aylık hamile olduğu ortaya çıktı.

Zanlıların ifadesinde, Karakuş'un âlem yapmak için gittikleri Aksaray'dan dönerken, anlaştıkları 500 YTL'yi istediği için çıkan tartışma sonucunda çöplükte öldürüldüğü öne sürüldü.

VDSL ile internet 2008'de uçacak



VDSL2 hizmetini ocaktan itibaren
uygulamaya koymaya hazırlanan Türk Telekom, internet hızını 30 megabite yükseltecek. Böylece ADSL’de 4 megabit olan hız bir anda 8’e katlanmış olacak. VDSL2 bireysel kullanıcılar için büyük önem taşıyor. Ev kullanıcısı olarak tabir edilen grup da gelişmiş seviyede internet erişimine sahip olabilecek. Örneğin, Divx formatındaki 700 MB’lık bir film dosyası 4 dakikada, 5 MB büyüklüğündeki müzik dosyaları da 25 saniyede bilgisayarlara indirilebilecek. İnternetten yüksek tanımlı (HD) video ve tv yayınlarını izlemek, sesli ve görüntülü iletişim kurabilmek gibi hizmetler de kolaylaşacak.

30 MEGABİTE ÇIKACAK

İlk etapta 100 bin abone ile başlanacak olan hizmet yıl sonuna kadar 250 bin aboneye ulaştırılacak. Yapı olarak fiber optik kablolar kullanıldığı için başvuracak abonelerin bulunduğu noktalardaki altyapı yeterliliği de belirleyici rol oynayacak. 30 megabitlik paketin fiyatı henüz açıklanmazken, ADSL ücretlerinde de düşüş olması bekleniyor. TTnet yetkilileri, bayramdan sonra VDSL2’yi kamuoyuna tanıtacak. İlk etapta 30 megabitlik hızı kullanıcılarına sunmayı hedefleyen şirket, hızı 70 megabite kadar çıkaracak. Bunun için ciddi altyapı yatırımı yapan Türk Telekom, yurtdışı çıkış hatlarını da kuvvetlendiriyor. Bu kapsamda Newyork, Londra ve Paris’te POP noktaları kuruluyor. Gerek duyulduğunda buralardan da hizmet alınmış olacak. VDSL2 aynen ADSL’de olduğu gibi telefon hattı ile ve hat meşgul edilmeden kullanılıyor.

Japonlar'dan akıllı eldiven

15 Aralık 2007 Cumartesi

Japonya'da bir firma, kullanıcının tuttuğu cisimleri tanıyan ve yapabileceği hatalar konusunda uyarabilen bir "akıllı eldiven" geliştirdi.


Japon Global Original Vivid şirketi tarafından geliştirilen ve üzerine bir "barkod okuyucusu" yerleştirilen eldiven, örneğin, kullanıcısı çantasını, cep telefonunu ve anahtarlarını sırasıyla aldığında, topladığı verileri bilgisayara iletiyor. Gelen veriler doğrultusunda, bu kişinin gitmekte olduğunu anlayan bilgisayar da bir hoparlör aracılığıyla bu kişinin televizyonu kapatmadığını, pencerenin aralık kaldığını, bir şemsiye alsa iyi olacağını, zira meteorolojinin yağmur uyarısı yaptığı gibi uyarılarda bulunuyor.

"Tagged World" (Etiketli Dünya) adlı bu konseptin yaratıcılarından Tomoya Tasaki adlı mühendis, gelecekte belki de tüm cisimlere ne olduklarına ve özelliklerine dair elektronik etiketler olan barkodlar ekleneceğini, bu verilerin de uygun amaçlarla kullanılabileceğini belirtti.
Bu radyofrekans aracılığıyla tanıma (RFID) özelliğine sahip barkod okuyuculu eldivenin başka kullanım alanları olabileceği de belirtiliyor.
Bu eldivenle arada bir araç veya kesici olmadan bir cihazın kumanda edilebileceği, örneğin, bir masaya veya bir duvara yerleştirilen bir barkodun üzerine, eldivenli el yaklaştırılarak, "televizyonu aç" veya "klimayı kapat" ya da "noel ağacının ışıklarını aç" yazarak komut verilebileceği düşünülüyor.

Japonya'da birçok şirket, barkod ve temas etmeksizin parmak komutu üzerine uygulamaların çeşitli ürünlere entegrasyonu ve kullanımı konusunda çalışmalar yürütüyor.

(HÜRRİYET)

Dünya'da en çok satılan 100 gazete


Araştırmacılara göre tirajın düşük olmasındaki en önemli neden yalan ve eksik haberler nedeniyle medyanın inandırıcılığını yitirmesi. Partisinin Kızılcahamam Toplantısı’nda medyayı eleştirerek ‘Gazeteler niye 15-20 milyon satmıyor’ diye soran Başbakan Tayyip Erdoğan yeni bir tartışmanın da fitilini ateşledi. Yalan ve yanlış haberleri eleştiren Erdoğan’a köşelerinden yanıt veren gazeteciler, tirajları yüksek gazetelerin milli geliri yüksek olan ülkelerde satıldığını savundu. Türkiye’de tirajların düşük olmasına gerekçe olarak da gelir dağılımındaki bozukluk, işsizlik ve yoksulluk sınırının altında yaşayan insanların çokluğu gösterildi. Tiraj ile güven ilişkisine değinen olmadı.

İÇLERİ BOŞALDI

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nden Prof. Atilla Girgin’e göre gazetelerin fazla satmamasının üç nedeni var. Birincisi, Türk milletinin okuma özürlü olması. Nelerin okunup nelerin okunmamasıyla ilgili sansürün aileden başladığını, dolayısıyla okuma alışkanlığının gelişmediğini anlatan Prof. Girgin ‘Sabahları Kadıköy-Eminönü vapurunda 3-5 kişi gazete okuyor. Durakta beklerken gazete okuyan şoföre rastlamak mümkün değil’ dedi. Darbelerden sonra gazetelerin içeriklerinin boşaldığını belirten Prof. Girgin, günümüzde gazetelerde yer alan haberlerin eğitimli kesime ilginç gelmediğine dikkat çekiyor.

UYDURMA HABERLER

Haberlerin daha çok ve çeşitli olması gerektiğinin altını çizen Prof. Girgin, ‘Gazetelerde ortalama 100-120 haber var. Bir gazetede dış haber sayısı 20-30 arasında değişiyor. Normalde bir yabancı ajansın günlük yayını 300-400 haberdir. Ama biz dünyayı 20-30 haberle görüyoruz’ diyor. Yıllardır gazeteci yetiştiren Prof Girgin’e göre düşük tirajın üçüncü en önemli nedeni ise yalan ve eksik haber. Başbakan Erdoğan’ın söylediklerine kısmen katıldığını ifade eden Girgin şunları söyledi: Haberin öğelerini tamamlamamışsanız onu yayınlamak zorunda değilsiniz. Eksik bölümleri uydurmak zorunda değilsiniz. Bir haberi yayınlamak için altı sorunun cevabını vermek gerekiyor. Üç tanesi eksik kaldı. O zaman ben bu haberi yayınlamıyorum deme onurunu göstermek zorundayız. Fakat maalesef gösteremiyoruz.’

HALK İTİBAR ETMELİ

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Suat Gezgin ise tirajların düşük olmasını ekonomik güçlüğe, halka yeteri kadar medya okur yazarlığı eğitimi verilmemesine ve gazetelerin halka inandırıcı gelmemesine bağlıyor. Prof. Gezgin aslında ‘Bir haberde yalan varsa, halk bunu fark ettiğinde gazete almaktan vazgeçer’ diyerek Türk basınının durumunu özetliyor. Prof. Gezgin, gazete patronlarına da şu tavsiyelerde bulunuyor:

Gazete ister okunsun ister okunmasın diye düşünmemeliler. Patronların medya okuryazarlığına önem vererek halka açılmaları gerekir. Okuryazarlık olgusunu artırabilmek için gençlere yönelik klasik romanları hediye edebiliriz. İlkokula, ortaokula, üniversiteli gençlere hitap edebilecek eserler verilebilir. Belgesel cd’ler verilebilir. Mesela haftasonu daha çok promosyon verilebilir. Le Figaro veya başka gazeteler Fransa’da haftasonu promosyonu çerçevesinde dergiler veriyorlar. Bunları çocuklarımla, karımla rahatlıkla okuyabiliyorum. Gazete fiyatları düşürülebilir. Esas önemlisi haberde yalan olmamalı. Aksi halde halk gazeteye itibar etmez. Tüm bunlar yapılırsa gazete tirajları yükselir.

TÜRKİYE'DE BİN KİŞİYE 73 GAZETE DÜŞÜYOR

Dünya Gazeteler Birliği (WAN) verilerine göre 1000 kişi başına 600’den fazla net satışla, dünyada kişi başına en çok gazete satılan ülke Norveç. Bu ülkeyi Japonya, Finlandiya, İsveç, Danimarka, İsviçre, Avusturya, Singapur, Kanada, Almanya, Hollanda, İngiltere, ABD izliyor. 123 milyon nüfuslu Japonya’da toplam gazete tirajı 70.4 milyon. Nüfusu 82.5 milyon olan Almanya’da ise 22.1 milyon. Nüfusu 300 milyona ulaşan ABD’de gazetelerin toplam tirajı 48.3 milyon civarında. Türkiye’de Yay-Sat ve Merkez Dağıtım verilerine göre 39 gazetenin net satışı günlük ortalama 5.1 milyon civarında. Yani 1000 kişiye 73 gazete düşüyor.

BAŞBAKAN NE DEMİŞTİ?

Bazı basın organlarında yalan ve yanlış haberler yayınlandığını belirterek tüm medyayı sorumlu davranmaya çağıran Başbakan Erdoğan şunları söylemişti:

Son günlerde bize atfedilen haberler dahil kaynağından doğrulatılmamış, uydurma haberler yapılıyor. Bunu yapan basın mensubu arkadaşlarıma söylüyorum. Kusura bakmayın ama eğer kötü niyetli değilseniz ya sizi işletiyorlar ya da bu rivayetleri işlerine geldiği gibi size fısıldayanlara alet oluyorsunuz. Lütfen, doğrulatma mekanizmalarına haberi yayımlandıktan sonra değil, önce başvurunuz. Ayrıca bugün, bu tür yanlışları biz gazetelerde okuyunca doğrusu ülkemiz adına üzülüyoruz, şok oluyoruz. Bizim adımıza ne pazarlıklar yapılıyormuş, aman yarabbi! Peki, halkımız bu yalan haberlere inanırsa kim kazanır, kim kaybeder, yani siz daha fazla satacağınızı mı zannediyorsunuz? Hayır, hep kaybediyorsunuz. 70 milyonluk Türkiye’de bugün eğer üç milyon yazılı medya satıyorsa, burada bir yanlışınız var, bu yanlışın üzerinde durun...

DÜNYA'DA GAZETE TİRAJLARI

1 Yomiuri Shimbun Japonya 14,067

2 The Asahi Shimbun Japonya 12,121

3 Mainichi Shimbun Japonya 5,587

4 Nihon Keizai Shimbun Japonya 4,635

5 Chunichi Shimbun Japonya 4,512

6 Bild Almanya 3,867

7 Sankei Shimbun Japonya 2,757

8 Canako Xiaoxi (Beijing) Çin 2,627

9 People’s Daily Çin 2,509

10 Tokyo Sports Japonya 2,425

11 The Sun İngiltere 2,419

12 The Chosun Ilbo Güney Kore 2,378

13 USA Today ABD 2,310

14 The Wall Street Journal ABD 2,107

15 Daily Mail İngiltere 2,093

16 The Joongang Ilbo Güney Kore 2,084

17 The Dong-A Ilbo Güney Kore 2,052

18 Nikkan Sports Japonya 1,965

19 Hokkaido Shimbun Japonya 1,922

20 Dainik Jagran Hindistan 1,911

21 Yangtse Evening Post Çin 1,715

22 Sports Nippon Japonya 1,711

23 The Nikkan Gendai Japonya 1,686

24 Times of India Hindistan 1,680

25 Guangzhou Daily Çin 1,650

26 The Mirror İngiltere 1,597

27 Yukan Fuji Japonya 1,559

28 Shizuoka Shimbun Japonya 1,479

29 Nanfang City News Çin 1,410

30 Dainik Bhaskar Hindistan 1,405

31 Sankei Sports Japonya 1,368

32 Hochi Shimbun Japonya 1,354

33 Yangcheng Evening News Çin 1,320

34 Malayala Manorama Hindistan 1,309

35 Liberty Times Tayvan 1,300

36 Thai Rath Tayland 1,200

37 New York Times ABD 1,121

38 Hindustan Times Hindistan 1,108

39 Chutian Metro Daily Çin 1,084

40 Gujarat Samachar Hindistan 1,051

41 Ananda Bazar Patrika Hindistan 1,046

42 Xinmin Evening News Çin 1,045

43 Eenadu Hindistan 1,039

44 Nishi-Nippon Shimbun Japonya 1,025

45 Kronen Zeitung Avusturya 1,009

46 WAZ Mediengruppe Almanya 1,001

47 United Daily News Tayvan 1,000

48 China Times Tayvan 1,000

49 Daily Sports Japonya 999

50 The Hindu Hindistan 989

51 Hindustan Hindistan 957

52 Beijing Evening News Çin 950

53 Mathrubhumi Hindistan 904

54 Los Angeles Times ABD 902

55 Information Times Çin 900

56 Daily News Tayland 900

57 Al-Ahram Mısır 900

58 Peninsula City News Çin 860

59 Kom Chad Luek Tayland 850

60 Kyoto Shimbun Japonya 825

61 Kobe Shimbun Japonya 821

62 Punjab Kesari Hindistan 817

63 Komsomolskaya Pravda Rusya 817

64 Rajasthan Patrika Hindistan 804

65 Dahe Newspaper Çin 796

66 Chugoku Shimbun Japonya 789

67 Ouest France Fransa 783

68 Daily Sakai Hindistan 783

69 Jang Pakistan 775

70 AJ Hindistan 759

71 De Telegraaf Hollanda 753

72 Qianjiang Evening News Çin 750

73 Qilu Evening News Çin 750

74 Nanfang Daily Çin 750

75 Daily Thanthi Hindistan 750

76 Moskovskiy Komsomolets Rusya 750

77 Sandesh Hindistan 743

78 Daily Express İngiltere 720

79 New York Daily News ABD 715

80 The Washington Post ABD 708

81 Daily Star İngiltere 705

82 Today Evening News Çin 699

83 New York Post ABD 686

84 Corriere della Sera İtalya 677

85 Wuhan Evening News Çin 660

86 Modern Express Çin 651

87 Yanzhao Metro Daily Çin 650

88 Metro Express Çin 650

89 Zeitungsgruppe Koln Almanya 628

90 Kahoku Shimpo Japonya 622

91 La Repubblica İtalya 622

92 Trud Rusya 613

93 Beijing Youth Daily Çin 606

94 Chicago Tribune ABD 601

95 New Express Çin 600

96 Daily Sunshine Çin 600

97 Matichon Tayland 600

98 Khao Sod Tayland 600

99 Apple Daily Tayvan 600

100 Min Sheng Pao Tayvan 600

Canlı yayında bekaret rezaleti


Her sabah ayrı bir rezilliğe sahne olan programlardan biri olan "Orada Neler Oluyor" Ankaralı Turgut'u ağırladı. Ankaralı Turgut'un programda eşiyle yaptığı telefon görüşmesi izleyenleri, dinleyenleri şok etti. İşte o rezil telefon görüşmesi...


Ankaralı Turgut: "Eline doğum raporunla belgeni alacaksın, Türkiye'nin karşısına geleceksin, ben bu adama kız oğlan kız geldim diyeceksin. Aldırılan bebek de belli olur, kız oğlan kız olmadığın da belli olur. Dedesi de bunun için namussuz diyor. Bir gece karakoldan aradılar gelip eşinizi alın diye. Ben ayrıldım dedim. Acaba hangi gece aleminde basıldın da seni aldılar. Sen nikahlı kadınsın."

Ankaralı Turgut'un eşi Meltem Hanım: "Niye aldın o zaman, resmi nikahını verdin. Madem ben kız değildim o gün babamın kapısına bıraksaydın. Delikanlı adam bunu yapar." dedi.
Tartışma sırasında ekranda yazan yazı ise olayın en vahim kısmıydı:

"İkinci Raund! Ankaralı Turgut ve Boşanmaya Çalıştığı Eşi Canlı Yayında Karşı Karşıya..."